Saturday, June 7, 2008

Euro 2008 Günlüğü-1

İsviçre - Çek Cumhuriyeti 0-1

İsviçre: Benaglio, Lichtsteiner (Vonlanthen 75), Muller, Senderos, Magnin, Behrami (Eren Derdiyok 83), Inler, Gelson, Barnetta, Frei (Hakan Yakin 46), Streller.

Çek Cum. : Cech, Jankulovski, Rozehnal, Ujfalusi, Grygera, Plasil, Polak, Galasek, Jarolim (Kovac 87), Sionko (Vlcek 83), Koller (Sverkos 56).

Goal: 70 Sverkos

Turnuvanın açılış maçı beklendiği gibi sıkıcı geçti. İki takım da 4-3-3 opsiyonlu 4-5-1'lerle sahaya çıktı ve evsahibi İsviçre hücumda biraz daha fazla çeşitlilik yaratan taraf olmayı başarsa da dünyanın en iyi kalecisini ve sağlam Çek defansını geçemedi. Aylardır sakatlıklarla uğraşan İsviçre'de, takımın en önemli golcüsü Frei'in devrenin sonunda sakatlanması ve sahayı gözyaşlarıyla terk etmesi ilk yarının en akılda kalan anıydı. İkinci yarıda Jan Koller'in rakip tandemi yeterince yorduğuna kanaat getiren Karel Brückner onun yerine Sverkos'u oyuna aldı. Ağır İsviçre savunmasına karşı bu kuşkusuz daha iyi bir tercihti ve 70.dakikada savunmanın bir anlık uyuklamasını iyi değerlendiren Bundesliga tecrübeli Sverkos, gruptan çıkma yolunda çok kritik bir öneme sahip olan golü İsviçre ağlarına yolladı.

Takımları analiz edecek olursak öncelikle şunu söylemek lazım her iki takımda hem genel oyuncu kalitesi hem de oyun yapısı olarak bizden üstün. Çekler, turnuvanın en iyi kalecisine sahip. Cech'in önündeki Jankulovksi-Rozehnal-Ujfalusi ve Grygera'lı savunma çok sağlam ve orta sahada Galasek-Polak-Jarolim üçlüsü oyunun her iki alanında da maç boyu yüksek tempoyla mücadele ediyorlar. Çek'lerin zayıf kaldığı nokta alışılmadık üzere hücumcuları. Poborsky, Smicer, Nedved, Koller(eski hali) gibi oyuncuların yerleri doldurulamadığı gibi Rosicky'nin de sakatlığı sebebiyle kadroda yer almaması 90 ve 2000'lerde baş döndüren futbollarıyla hayran bırakan Çek ofansif sisteminden bizi mahkum bırakıyor. İsviçre ise çok koşan, enerjik ve hareketli bir takım ancak onlar da özellikle bitirici noktalarda çok eksikler. Frei'in sakatlığı da bu durumu onlar adına daha da kötü hale getirdi. Liverpool'a transfer olan Degen'in yokluğunda Lichtsteiner elinden geleni yaptı. Sağ açık Behrami ve orta sahadaki Gökhan İnler ise takımın en üretken oyuncularıydı. Senderos ve Müller'den oluşan İsviçre tandemi ise ağırlığı sebebiyle S.O.S veriyor. İkinci yarıda Frei'in yerine oyuna giren Hakan Yakın, 15 dakikalık kondüsyonuyla "Ben bu turnuvada ne arıyorum" dedi adeta.

Portekiz - Türkiye 2-0

Goller: 61 Pepe 90 Raul Meireles

Portekiz: Ricardo, Bosingwa, Pepe, Carvalho, Ferreira, Petit, Joao Moutinho, Ronaldo, Deco (Fernando Meira 90), Simao (Raul Meireles 82), Nuno Gomes (Nani 68).

Türkiye: Volkan, Hamit (Semih 76), Servet, Gökhan ( Emre Asik 55), Hakan Balta, Kazim-Richards, Emre, Aurelio, Mevlüt (Sabri 46), Tuncay, Nihat.

Çok açık konuşacağım; kötü bir takımız. Turnuvanın en kötü savunmasına sahibiz. Oyun kurucu olarak oynayan oyuncumuz şişko, teknik direktörümüz ise hayal aleminde yaşıyor. Fatih Terim, çağın sistemi 4-3-3'ü takımıza oturtmaya çalışıyor ama ne bu sistemi oynayacak beklere sahibiz ne de hücum oyuncularına. Santrafor olarak oynattığı Nihat Kahveci kariyeri boyunca hep tamamlayıcı forvet olarak yani ikinci santrafor olarak başarılı olmuş bir adam. Sezon boyu sakatlanana kadar Bayern Münih'in orta sahasını çekip çeviren Hamit Altıntop yine verimsizlik rekorları kırdığı sağ beke çekilmiş vaziyette ve bu sadece kendi performansını değil sahaya tüm dizilişimizi kötü etkiliyor. Oyuncu değişikliklerimizden birini sırf bu yüzden harcadık.(45'te Mevlüt'ün yerine Sabri'nin oyuna girmesi) 2.oyuncu değişikliğimiz de müzmin sakat Gökhan Zan'ın yerine üst düzey bir turnuvada oynaması cinayet olan Emre Aşık'ın oyuna girmesine sebebiyet verdi ki bu zaten dengesiz olan savunmayı iyice evlere şenlik hale getirdi. Öyle bir oyun kurucumuz var ki sezon boyu kulüp takımında oynadığı maç sayısı milli takımdan oynadığı maç sayısından az. Üstelik adam göbekli! Koşamıyor ve orta sahanın ortasında oynuyor. Oyun kurucu diye güvendiğimiz bu adam maç boyu 4 ya da 5 kez kadraja girdi. Sonuç: Karşılaşma boyunca 3 pas yapamayan, bilinçli bir tek hücum gerçekleştiremeyen Türk milli takımı. Koca sahada futbol adına müspet işler yapabilen bir Colin Kazım bir de Marco Aurelio vardı. İsviçre'ye karşı şansımız yaver gider de bir galibiyet çalabilirsek ne ala. Yoksa şu kolay gruptan dahi 0 çekerek ayrılma şansımız var. Fatih Terim eğer 4-3-3 oynamak istiyorsa kadroya aldığı tek santrafor olan Semih'e güvenmeli ve arkasına Nihat-Arda ikilisini monte etmeli. Tuncay Şanlı son sakatlığından sonra bugün felaket bir performans ortaya koydu. Neyse daha fazla yermek istemiyorum takımı. Son olarak eklemek istediğim şey de şu: Sahada oynadığımız futboldan daha çirkin olan tek bir şey vardı o da Fatih Terim'in kılık kıyafeti. Künyesine kurban olduğum!

Cristiano Ronaldo sebebiyle müthiş bir ilgi yoğunluğu yaşayan Portekiz ise her zaman olduğu gibi üst düzey santrafor eksikliği çekiyor. Hızlı ve gerçek bir ofansif sisteme sahip takımlara karşı ağır tandemleri de onların başına iş açabilir. Gruptan rahatlıkla çıkacaklardır ama sonrası için pek de şans vermiyorum kırmızı-yeşillilere.

No comments: