Tuesday, June 10, 2008

Euro 2008 Günlüğü-4

İspanya - Rusya 4-1

İspanya: Casillas, Sergio Ramos, Marchena, Puyol, Capdevila, Silva (Alonso 77), Senna, Xavi, Iniesta (Santi Cazorla 63), Villa, Torres (Fabregas 54).

Goller: Villa 20, 45, 75, Fabregas 90.

Rusya: Akinfeev, Aniukov, Shirokov, Kolodin, Zhirkov, Sychev (Bystrov 46), Zyryanov, Semak, Semshov (Torbinsky 57), Bilyaletdinov, Pavluchenko, Bystrov (Adamov 70)

Her turnuvada ne yapıp edip sevenlerini hayal kırıklığına uğratmayı beceren İspanyollar, 2008'e yaptıkları başlangıçla bu imajdan kurtulmaya kararlı olduklarını gösterdiler. Turnuvanın sürpriz adaylarından Rus takımı ise en azından benim için sempatikliğini korumaya devam ediyor. 4 gol yemelerine rağmen maç boyu iyi top yaptılar ama cezası nedeniyle oynamayan Arshavin ve sakat Pogrebnyak'ın yokluğunda son noktalarda etkili olamamalarının bedelini ödediler. İspanya, turnuvanın en iyi forvet ikilisine sahip. Çok yönlü orta sahaları da cabası ama fizik açıdan Almanya tarzı takımlarla baş etmekte zorlanabilirler. Bu da özellikle turnuvanın ilerleyen turlarında onlara problem yaratabilir. Savunmaları da en azından kağıt üzerinde sorun yaşayabilirmiş gibi duruyor. Ne olursa olsun bugünkü sonuç gösterdi ki İspanya nihayet "ben de varım" diyebileceği bir turnuva yaşamaya hazır.

Yunanistan - İsveç 0-2

Yunanistan: Nikopolidis, Seitaridis, Kyrgiakos, Antzas, Dellas (Amanatidis 70), Torosidis, Charisteas, Basinas, Katsouranis, Karagounis, Gekas (Samaras 46).

İsveç: Isaksson, Alexandersson (Stoor 74), Mellberg, Hansson, Nilsson, Wilhelmsson (Rosenberg 78), Svensson, Ljungberg, Andersson, Ibrahimovic (Elmander 71), Henrik Larsson.

Goller: Ibrahimovic 67, Hansson 73

Tarihin en kötü turnuvalarından 2004'ün son şampiyonu Yunanistan için işlerin 4 yıl önce olduğu kadar iyi gitmeyeceği 67. dakikada İbrahimovic'in kaydettiği muhteşem golle belli oldu. Kral Otto'ları yönetiminde çoğu kimse tarafından ilkel bulunan liberolu ve 3'lü savunma sistemiyle bir önceki şampiyonada zafere ulaşan ve geçtiğimiz elemelerde de birlikte yer aldığımız gruptan rahatlıkla çıkan Yunanistan'ın başarıları zaten haddini aşmaya başlamıştı. Bu kadar negatif futbol oynayan bir takımın bu denli başarı kazanması herşeyden önce futbolun kendi adına bir şanssızlık. Neyse ki sanıldığı ve maç sonrasında özellikle NTV'de çokça bahsedildiği üzere dünya futbolunda Yunanistan tarzı bir futbola yöneliş falan söz konusu değil. 2004 sonrası üst düzey futbol arenalarının hiçbirinde Rehlagel tarzı bir sisteme rastlamadık. İyi savunma yapmak demek Yunanistan'ı kopya etmek demek değildir. Tam tersine iyi savunma yapmak futbol adına güzel bir şeydir. Nihayetinde defans da bu oyunun bir parçası. Eğer savunmalar bu kadar gelişmişse ve başarının anahtarı olmuşsa hücum futbolunun da buna karşı kendi stratejilerini geliştirmesi gerekir ki zaten son senelerde gördüğümüz de bu. Artık daha tempolu bir futbol izliyoruz. Mourinho'nun Chelsea'si çok iyi bir savunma takımı olduğu kadar müthiş de tempolu bir takımdı. Bunları söyleme ihtiyacı duyuyorum çünkü günümüzde öyle bir hava yaratılıyor ki sanki futbol ölmüş, herkesin savunmaya önem vermesi sebebiyle artık bu sporun izlenecek bir tarafı kalmamış. Bilakis artık oyunun hem savunma hem de hücum yönünü başarıyla oynayan çok daha komple ve iyi futbol takımlarını izleme çağına giriyoruz.

Rasyonal her işte olduğu gibi futbolda da zamanın ve gelişmenin bizi götürebileceği tek yer daha yüksek kalitedir. İnanın bana 1954 dünya kupası'ndaki 7-5'lik Avusturya İsviçre maçının verdiği zevkin 2 kat fazlasını bugünün alelade bir maçından almak mümkün. Kısacası merak etmeyin kimse Yunanistan'ın futbolunu taklit etmiyor ve bu tarz bir futbol daha uzun süreler 2004'teki gibi ödüllendirilme imkanı bulamayacak.

No comments: