Monday, June 9, 2008

Euro 2008 Günlüğü-3

Fransa - Romanya 0-0

Fransa: Coupet, Sagnol, Thuram, Gallas, Abidal, Ribery, Toulalan, Makelele, Malouda, Anelka (Gomis 72), Benzema (Nasri 77)

Romanya: Lobont, Contra, Tamas, Goian, Rat, Cocis (Codrea 63), Radoi (Dica 90), Chivu, Nicolita, Daniel Niculae, Mutu (Marius Niculae 78)

Öylesine berbat bir maçtı ki izlerken yordu, sinirlendirdi, küfrettirdi. Hayatımdan 90 dakika çalınmış gibi hissettiğim temposuz, yavaş, sıkıcı ve ruhsuz futbol maçlardan biriydi. Futbolun neden basketbol kadar akıcı ve heyecan dolu olmamasının müsebbibi olan karşılaşmalardan biriydi ve şimdi hakkında yazı yazarken bile can sıkıntısı çekiyorum.

Elinde bu kadar kaliteli ve geniş bir havuz varken kendini tekdüzeliğe hapseden Raymond Domenech'i bir takımı bu kadar sıkıcı hale getirebildiği için tebrik edesim geliyor. Ribery, Benzema, Anelka, Henry, Nasri, Malouda, Govou, Trezeguet, Ben Arfa, Cisse ve daha saymaya üşendiğim nice kaliteli ve değişik hücum oyuncusuna sahipken bu kadar yavan bir takım oluşturmak beceri ister doğrusu. Kenarda 0-0'lık sonuçtan o kadar memnun gözüküyordu ki oyunun gidişatını değiştirebilecek tipteki nadir oyunculardan Nasri'yi oyuna almayı 78'de akıl edebildi. Hem de bu değişikliği yaptığı sırada sahanın en istekli oyuncusu Benzema'yı kenara almıştı ve santrafora Gomis'i yerleştirmişti. Be adam senin elinde bu kadar iyi çizgi oyuncuları var ve burası bir turnuva. Belli ki birçok maçta oyun sıkışacak ve kenar bindirmelerine ihtiyaç duyacaksın. Trezeguet gibi Serie A'da çatır çatır 20 gol atmış bir adam var. Koca ülkenin en iyi bitiricisi, hava toplarına en hakim ismi. Bu adamı niye kadroya dahi almazsın? Diyelim ki durağan forvet istemiyorsun hareketli, tempolu bir takım yaratmak istiyorsun. Yahu bu yarattığın takım dünyanın en sıkıcı, en temposuz takımı. Nereden tutmaya çalışsam elimde kalıyorsun. Bu kadar geçimsiz, bu kadar kompleksli bir adamı milli takım hocası yapan Fransız Federasyonu'nda hata. Oh be, biraz olsun rahatladım.

Hollanda - İtalya 3-0

Hollanda: Van der Sar, Ooijer, Boulahrouz (Heitinga 77), Mathijsen, Van Bronckhorst, Kuyt (Afellay 81), De Jong, Van der Vaart, Engelaar, Sneijder, van Nistelrooy (Van Persie 70).

İtalya: Buffon, Panucci, Barzagli, Materazzi (Grosso 55), Zambrotta, Ambrosini, Pirlo, Gattuso, Camoranesi (Cassano 75), Toni, Di Natale (Del Piero 64).

Goller: 26 Van Nistelrooy 31 Sneijder 80 Van Bronckhorst

Fransa rezaletinden sonra ilaç gibi geldi. Esasında turnuvanın şu ana kadarki en iyi maçıydı da diyebilirim. Her iki takım da sahaya futbol oynamak için çıkmıştı ama özellikle Hollanda'nın iyi pas yapan ve tempolu oynayan orta sahası karşılaşmayı domine etti. Van Nistelrooy'un attığı ilk gol bariz ofsayttı fakat bu İtalya'nın maçı kaybettiği için öne sürebileceği bir mazeret değil elbette. Portakallar zayıf gibi görünen savunma dörtlüsünün açabileceği muhtemel gedikleri müthiş top yapan orta saha ve hücum hattıyla en aza indirgedi. Gattuso ve Ambrosini gibi top hırsızlarına rağmen özellikle ilk yarı boyunca topa hiç sahip olamayan İtalyanlar bunun neticesinde kalesinde 2 gol ve sayısız pozisyon gördü. İkinci yarıda maç boyu çok az ortada görünen Di Natale ve Camoranesi'den kurtularak Del Piero-Cassano ikilisini oyuna süren Donadoni, Hollanda'nın da skoru korumak adına biraz geri yaslanmasıyla daha çok pozisyon üretmeye başladı ama Pirlo'nun 79'daki nefis frikiği sonrası gelişen kontra atakta maçın yıldızlarından Van Bronchorst'un kaydettiği kafa golü sonucu belirledi. Dikkatinizi çekiyorum sol bek Van Bronckhorst, kalesindeki bir duran toptan sonra hücuma katıldı ve kafa golü attı. Ne kadar etkili ve kusursuz bir kontra atak organizasyonu olduğunu siz düşünün artık. Mücadelenin Hollanda adına yıldızları, Sneijder, Kuijt, Van Bronckhorst ve orta sahada çok iyi mücadele eden Engelaar'dı. Bu sezon Vitesse'de harika bir performans ortaya 1.96'lık dev turnuvanın sürpriz yıldızlarından biri olabilir.

Nihayetinde dünkü Alman takımından sonra bugün Hollanda da bu turnuvada geriye yaslanıp rakibinin hata yapmasını bekleyen sıkıcı takımların değil tempolu futbolu tercih eden hücum takımlarının başarılı olacağını bizlere ispat etti. Finali bu iki takım oynasa da bu büyük rekabet yeniden alevlense hem de biz süper bir futbol izlesek...Neyse neyse biliyorum dünya bu kadar mükemmel bir yer değil ama yine de umut etmenin kimseye zararı dokunmaz.

No comments: