Sunday, January 27, 2008

Melbourne'e Doğu Avrupa Damgası



2008'in ilk Grand Slam'ini geride bıraktık. Avustralya Açık, her zaman sürprizlerin turnuvası olmuştur ve bu sezon da turnuva namını inkar etmeden sürprizleriyle ön plana çıkmaya devam etti. Henüz ilk gün Britanyalılar'ın büyük umudu Andy Murray, Muhammed Ali kılıklı adı sanı duyulmamış bir Fransız'a elendiğinde Ada basını Murray'i abartılı bir şekilde eleştirmişti. Ne de olsa karşısında isimsiz bir raket vardı. Bu, tabloid basın için kaçırılmaz bir fırsattı. Andy, için rahat olsun seni eleyen çocuk finale kadar yürüdü. Ha bu arada Daily Mirror'ın koca haberinde(ya da Andy Murray karalaması diyelim) bir kez olsun anmadığı o ismi de anmak farz oldu artık... Jo Wilfried Tsonga, turnuvanın en büyük sürprizi...

Öyle büyük bir sürpriz ki, yarı finalde Djokovic'in Federer'i sahadan silerek elemesi dahi Tsonga'nın çıkışı karşısında olağan karşılandı. Turnuva boyunca kusursuza yakın bir performans gösteren genç Fransız'ın form düşüklüğü için seçtiği gün ise yanlıştı. Final maçında, Sırp rakibi Djokovic'e karşı turnuvadaki en kötü oyununu ortaya koyan Tsonga, açık konuşmak gerekirse ilk set hariç oyunun her dakikasında rakibinin aşağısında kaldı. Güçlü servisleri ve baseline'dan yaptığı derin forehand'leriyle kolay da pes etmedi gerçi ama sonucu belirleyecek kritik vuruşlar da rakibinin tekniğinin altında ezildi.

Novak Djokovic, tarihi yeniden yazan adam ya da ABD basının tabiriyle "The Next Big Thing" ise senelerdir verdiği "Bir gün Federer'i geçeceğim" sinyallerini boşa çıkarmadı ve efsane rakibini yarı final mücadelesinde adeta sahadan sildi. Rakibine karşı daha önce gösteremediği oyun bitirici hamleler dahil her alanda(özellikle mental) İsviçreli rakete üstünlük sağladı ve finalde de sürpriz rakibini maça kötü başlamasına rağmen devirmeyi bildi. Son dönemde önemli atak yapan Sırp tenisinin bayraktarı olan genç isimse Melbourne'de ülkesini gururlandırma konusunda yalnız değildi.

Ana İvanovic ve Jelena Jankovic, yükselen Sırp tenisinin WTA'deki temsilcileri, Avustralya Açık'ta kendilerinden beklenenleri boşa çıkarmadılar. 23 yaşındaki Jankovic yarı finalde şampiyon Maria Sharapova'ya kaybederken, 21 yaşındaki Ana Ivanovic de Rus rakibesine finalde boyun eğdi. Yine de kuşkusuz turnuvanın en formda tenisçisi karşısında alınan bu mağlubiyetler genç ikili için önemli birer tecrübe oldu.

Bayanlar şampiyonundan söz etmek gerekirse, Maria Sharapova, 40 milyon dolarlık senelik kazancıyla bu alanda sürdürdüğü rakipsizliğini kortlara da yansıtmayı bildi ve harika bir turnuvanın ardından set vermeden şampiyon oldu. Ana İvanovic'le oynadıkları final tarihin kalite olarak değil belki ama oyuncuların fiziksel yapıları bakımından en "güzel" finaliydi. Rus tenisçi her zamanki gibi imkansız vuruşları ilginç bir beceriyle sayıya dönüştürme yeteneğini çok iyi kullandı ve kariyerinin 3. grand slam şampiyonluğunu kazandı. Belki kazanan bir sporcu olmak için çok güzel ve bu sebeple kendisinden nefret eden birçok kimse var ama Sharapova rekabetçi yanıyla her zaman "hater"'ları haksız çıkarmaya devam ediyor.

Bir şampiyon Sırbistan, bir diğeri ise Rusya'dan. Avustralya Açık tarihinde daha önce böylesine bir Doğu Avrupa hakimiyetine rastlamamıştık doğrusu. En son 1989'da erkeklerde Çek Ivan Lendl'ın şampiyon olduğu turnuvada Helena Sukova bayanlar finalinde Steffi Graf'a kaybetmişti. Şimdiyse Doğu Avrupa tenisi için zirvenin tadını çıkarma zamanı.

No comments: