Wednesday, September 9, 2009

Menotti-Blazevic vs Bilardo-Terim





23.5 yıllık yaşamıma dair doğru dürüst anımsadığım ilk anılar futbola aittir. Yani uzun süreli ve sadık bir futbol izleyicisiyim. Ve tüm tecrübelerime dayanarak rahatlıkla söyleyebilirim ki bu akşamki Bosna Hersek-Türkiye maçı hayatımda izlediğim en garip, en kaotik, en sistem dışı karşılaşmaydı. Özellikle Türkiye açısından...

Bir ara tribünde olup Terim'in takımının sahaya nasıl dizildiğini gözlemlemek istedim çünkü öylesine dağınık bir görüntü vardı ki kimin ne oynadığı anlaşılamıyordu. Arkadiev'in Dinamo Moskova'sı gibi rakibi sıkıntıya sokan ve olumlu işler üreten organize bir düzensizlik silsilesinden söz etmiyorum. Tamamen sistemsizlik, başıboşluk ve konsantrasyonsuzluktan kaynaklanan bir futbol keşmekeşi icra etti bugün Türkiye tarafı. Oysa ki bunun olmaması için tüm şartlar mevcuttu. Maçın başında gol bulunmuş, rakip istenilen kıvama getirilmişti. Ne zaman ki Terim kenarda hakem dahil herkesi irrite eden stresli tavırlarını sergilemeye başladı, takım da o andan itibaren düşmeler gözlendi. Yenilen golden sonra artık bir Fatih Terim klasiği olarak hakemin üzerine çullanması ve tribüne yollanması da bu duruma tuz biber ekti.

Kenarda Terim bu anlaşılması güç haleti ruhiyeyi yansıtırken kameralara Blazevic'in dudaklara tebessüm konduran kareleri yansıyordu. Boşnak asıllı Hırvat teknik adam, senelerdir bir türlü vazgeçemediği sigarasını kulübede tüttüredursun benim aklıma da direk Arjantinli meslektaşı Cesar Luis Menotti geldi. Eee, rakibi de Fatih Terim olunca bir Menotti/Bilardo benzetmesi yapmak kaçınılmazdı tabii.

Arjantin, 78'de Menotti ve 86'da Bilardo'yla olmak üzere iki dünya kupası kazanmıştır. Bu 2 şampiyonluk da kısmen hileyle elde edilmiştir. 78'deki Arjantin takımı, askeri cuntanın desteği ve gölgesi altında maç satın almaları ve dopingli oyuncularıyla meşhurdu. 6-0 kazanılan Peru karşılaşması Dünya Kupaları tarihinin şike yapılan ilk maçı olarak gayrı resmi tarihe geçmiştir.

Cunta desteğiyle kazanılan dünya kupasından utandığı için midir nedir bilinmez, dilinden düşürmediği sol söylemler ve ağzından eksik olmayan sigarası Menotti'nin en önemli özellikleriydi. Bir diğer özelliği de Carlos Bilardo'yu sağ-futbolun tipik bir temsilcisi olarak görmesi ve 86-90 Dünya kupalarında 2 final oynayıp birini kazanan sıkıcı ama Maradonalı Arjantin takımını ülke futbolu için bir utanç olarak nitelemesiydi.

Hakikaten de Menotti neyse Bilardo tam tersidir. Menotti hücum futbolu demektir, Bilardo savunma. Menotti için futbol bir felsefedir ve her zaman için özgürlüğü yansıtmalıdır, bu sebepten de: "Güzel futbol oynayan takım stadları her zaman doldurur." der. Bilardo'ya göreyse "futbol, futboldur ve sadece kazanmak önemlidir." Menotti kendisine göre ısrarla "solcudur", Bilardo ise bu toplara girmeyecek kadar apolitik bir muhafazakar.

Menotti de Blazevic de birer futbol gezginiydi. Buna karşılık Bilardo ile Terim daha tutucu ve sadık bir görüntütedirler. Bilardo ile Terim kazanmak için her yolun mübah olduğuna inanırlar; kariyerleri Menotti'den de Blazevic'ten de daha başarılıdır. Menotti ile Blazevic saha içindeki streslerini ardı ardına yaktıkları sigaralarla söndürmeye çalışırlar. Terim ve Bilardo ise işler kötü gitmeye başlayınca öğrencilerini "rakip oyuncuları tekmeleyin"(bkz. Türkiye-İsviçre maçı) talimatlarıyla hizaya sokarlar.

Bu akşam oynanan "garip" Bosna Hersek-Türkiye maçını bu zoraki benzetmelerim ve Blazevic'in ağzındaki sigarayla hatırlayacağım. Çok değişik bir futbol akşamıydı, Bosna Hersek'e dünya kupasında başarılar. 9 Eylül 2009, 17 senelik bu genç ve kısmetsiz ülkenin en mutlu günlerinden biri olarak tarihe geçecektir.

No comments: