Sunday, February 22, 2009

Indiana, Hoosiers'ını Arıyor




“49 eyalette basketbol sadece bir oyundur; ama burası Indiana!” Eyalet derbisinde Mackey Arena’yı dolduran 14 bin küsür Purdue ve Indiana taraftarının genetik kodlarında işte bu kutsal veri kazılıydı. Kolej maçlarında alışık olduğumuzun ötesinde bir Avrupa derbisi havası vardı maçta ki bu coşku Indiana kolej basketbolunu tanımlayan hissiyat esasında. Peki Mackey’de, Edmund Joyce’da, Assembly Hall’da, eyaletin hemen hemen her basketbol salonunda süregelen bu basketbol coşkusu niye Conseco Fieldhouse’a yani Indiana’nın NBA takımı Pacers’ın salonuna uğramıyor?

ÖKSÜZ PACERS

Çeşitli veriler öne sunup farklı hipotezler geliştirebiliriz elbette. Öncelikle Conseco Fieldhouse’ın %75’lik doluluk oranıyla NBA’in en tenha salonlarından biri olduğunu belirtelim.(ki bu durum son 4 seneyi özetliyor)
http://sports.espn.go.com/nba/attendance Bu linkten de göreceğiniz gibi ortalama 13 bin kişiye oynayan NBA takımı Pacers, Indiana’nın en az ilgi çeken basketbol takımı.( Kolej ekipleri Purdue, Indiana ve Notre Dame doluluk oranında Pacers’a fark atıyor.)

Indiana Hoosiers, Assembly’de %97 doluluk oranıyla 16 bin kişiye oynarken, Purdue görece daha küçük salona sahip olmasına rağmen erkeklerde 12 bin kızlarda ise ortalama 9 bin kişiye oynuyor.(bayanlarda ilk 5’te) http://www.city-data.com/forum/general-u-s/481502-top-25-ncaa-basketball-schools-attendance.html . Keza Notre Dame de özel bir okul olmasına ve az öğrenci bulundurmasına rağmen %90’la her maçına ortalama 10 bin kişiyi çekebiliyor.

Ekonomik kriz, bilet fiyatları gibi faktörler aklınıza gelebilir. Öncelikle şunu açıklığa kavuşturalım: krizin hayaleti ortalıkta dolaşmıyorken de Pacers’ın doluluk oranları aynıydı. İkincisi (http://www.nwtix.com/Indiana_Hoosiers_Basketball_Tickets.html , http://www.ticketmaster.com/event/0500411CEC518942?artistid=805952&majorcatid=10004&minorcatid=7 )gibi linklerden de inceleyebileceğiniz gibi ABD’deki kolej maçlarıyla NBA maçları arasındaki bilet fiyat farkı yok denecek kadar az. Tek fark courtside dediğimiz saha dibindeki koltukların NBA’de 200-1000 dolar arası fiyatlara kadar yükselmesi ki o biletlerin müşterileri zaten bu yazının muhatabı değiller. Kısacası bayıldığımız kriz bahanesini çöpe gönderebiliriz.


Takım başarısı ve Pacers’ın oynadığı basketbolun izleyicileri tatmin edip etmemesi meselesi akla gelen bir diğer faktör. Maalesef başarı kelimesi Indiana eyaletine uzun zamandır uğramıyor.(en azından basketbol salonlarında) Pacers özellikle 2004’teki meşhur kavgadan sonra tepetaklak vaziyette. Peki ya salonları her maç tıklım tıklım dolan kolej takımları? Indiana Hoosiers’ın 2002’de sürpriz bir şekilde oynadığı finali çıkarırsak son 22 senede ne Purdue, ne Notre Dame, ne de Indiana’nın elle tutulur bir başarısı yok. Purdue son final four’unu 1980’de oynadı. Notre Dame 78’den beri ortalarda yok, NCAA’in en köklü programlarından Indiana Hoosiers ise son 22 senede sadece 3 final four heyecanı yaşabildi. Yani başarısızlıksa başarısızlık, hüsransa hüsran. Taraftar sadece Pacers’a küskün, Neden? Conseco Fieldhouse neden sadece LeBron James ya da Kobe Bryant geldiğinde doluyor? Bu kulüp “yahu tamam başarıyı geçtik bari sıkıcı basketbol oynamayalım da biraz taraftar gelsin” diyerek Rick Carlisle gibi savunma üstadı bir adamı kovup yerine hızlı basketbol gurusu Jim O’Brien’ı getirmedi mi? Indiana her akşam Speedy Gonzales kıvamındaki T.J Ford önderliğinde, run and gun basketbolunun limitlerini zorlamıyor mu? Indiana Pacers’ın ilk 5’te olduğu iki kategori var. Biri attıkları sayı, biri de yedikleri sayı! Yani Larry Bird ve ekibinin sadece ekonomik sebepler yüzünden denediği bu taktik de işe yaramadı. Takım hızlı ve heyecan verici bir basketbol oynuyor oynamasına ama ne başarı var ne de hasılat! Geçtiğimiz günlerde kulübün 80’lerden beri patronluğunu yapan Melvin ve Herb Simon kardeşler Pacers yüzünden 200 milyon dolar zarar ettiklerini açıkladılar. Basına verilen bu tip demeçler her zaman korkutucudur çünkü Simon’lar bu parayı kaybetmeye yeni başlamadılar ama NEDENSE bu kaybı açıklama kararını yeni aldılar. Şimdilerde basketbolun başkenti olmakla her zaman övünen Indiana’lıların aklında acaba Pacers bizi terk eder mi korkusu yer etmeye başladı ki belki de bu o kadar da umurlarında değildir. Ne de olsa maçları izlemeye dahi gitmiyorlar!

ÖKSÜZ NBA

Ekonomik sebepler değil, sportif başarı değil peki nedir Indiana gibi basketbol delisi bir eyalette Pacers’a duyulan bu ilgisizliğin sebebi? All Star arasından hemen önce Conseco Fieldhouse’da sezonun en heyecanlı maçlarından biri oynandı. Doğunun en güçlü takımlarından Cleveland Cavaliers, süper yıldızı LeBron James’le birlikte eyaleti şereflendirdi ve hayret ki Indiana’lılar bu sezon sadece 4.kez olmak üzere salonlarını tıka basa doldurdular. Maçın bitimine 0.8 saniye kala T.J Ford, Mo Williams’ın üzerinden temiz bir orta mesafe şut gönderdi ve Pacers 1 sayı öne geçti. Son hücum için hamlesini yapan Cavs, kenardan topu oyuna soktu ve LeBron James’e bir alley-oop pası gönderdiler. Danny Granger, LeBron’un topa ulaşmasını engellemek için zıpladı ve bir anda düdük çaldı. NBA’in o nefret ettiğimiz artık bıkkınlık getiren yüzü, hakemleri ve süperstar kollama mafyası yine ortaya çıkmıştı. Hayalet bir faul çalındı Cavs lehine. LeBron 2 faulu soktu, Cleveland 1 sayı öne geçti. Indiana tribünleri uğruna salonu doldurdukları süperstara çalınan faul sayesinde belki de Pacers’tan, NBA’den niye soğuduklarını hatırladılar. Herşeyin senaryoymuşçasına yaşandığı, süperstarların aşırı derecede kollandığı, zayıf olanın kazanmaması adına tüm imkanların seferber edildiği bir ligi izlediklerini anımsadılar o anda. Ve Pacers, 0.4 saniye kala son hücumu kullanmadan önce tribünlerdeki Hoosier’lar, gerçek basketbolseverler, basketbolun anayurdunun genetik kodlarına spor sevgisi kazınmış taraftarları NBA ve David Stern’e küfürler yağdırırken kenarda bir zeki adam bu kurulu düzeni alt etmenin yolunu bulmuştu. Jim O’Brien, tüm hinliğiyle Cavs’in oynadığı son hücumun aynısını çizdi. Pacers topu kenardan oyuna soktu, Granger’a bir alley-oop pası, LeBron zıpladı topu kaptı ve HOOP! Faul düdüğü! Hakemlerin aynı pozisyona verdikleri kararı 0.4 salise içinde değiştiremeyeceklerini bilen O’Brien, onları kendi silahıyla vurmuştu. Haksızlığın bu kadarını zalimin allahı gelse yapamazdı, hem de milyonların izlediği bir maç esnasında. Karar doğru muydu? HAYIR! Adil miydi? Sonuna kadar! Adaleti, adaletin düşmanlarının sağlaması da ironinin kralıydı ve bu sekansı, zeki bir adam Jim O’Brien yaratmıştı. 0.4 salise içinde bacak arasından gol atıvermişti NBA’e ve onu bu hale getirenlere. Macbeth’teki cadıların dediği gibi “Fair is foul, and foul is fair.” Nihayetinde Pacers, hak ettiği bir maçı kazandı. Indiana seyircisi ise aynı anda bir oyun olarak basketbolu neden sevdiğini hatırlarken, reel basketbola(NBA) niye küstüğünün de ayırdına vardı. (Maçın özeti: www.youtube.com/watch?v=AMN2-daeT48 )

HOOSİER RUHU

Bir coğrafya, bir halk, bir yurt bir sporu künyesine kazımış. Bir din gibi onu yüceltmiş ve hayatının tepesine yerleştirmiş. Nice başarı hikayeleri çıkartmış içerisinden. Milan Lisesi gibi bir peri masalı, Hoosiers gibi bir sinema başyapıtı, Larry Bird gibi bir spor efsanesi yaratmış. Ve bir gün sermayenin aşırıya kaçan, acımasız kuralları işlemeye başlayıp da herşey makineleşince, maç sonuçları oyun oynanmadan önce belirlenip, kurgulanmış imgeler birer meta olarak izleyicilere kakalanmaya çalışılınca “Hop” demiş bir halk! Bizim sevdiğimiz oyun bu değil! İşte Indiana’nın “makineye” karşı mücadelesinin kısa bir özeti! Ve başlığı: Indiana, Hoosiers’ını arıyor!

NBA’in ekonomik krizden önce çözmesi gereken sorunu işte bu! Oyunu kendi haline bırak David Stern! NBA, bize bir imge-meta pazarlıyorsa onun müşterisi olan bizler de bir emek gücü harcıyoruz aslında o ürünü tüketirken ve bu yersizyurtsuzlaşmış yapılar silsilesinin yersizyurtsuzlaşmasını sağlayanlar bizleriz. Indiana halkının farkında olmadan çözdüğü bu gerçeklik ve geliştirdiği devrimci tavır, NBA izleyicisinin tam da ihtiyacı olduğu tavırdır. Ancak biz bu çarktaki önemimizi kavrarsak bir şeyleri değiştirebiliriz. Çünkü belki size akıl almaz(ne de olsa bu sadece bir spor değil mi?) gelecek ama NBA izleyicileri bu oyunu belli bir ücret, zaman=emek gücü karşılığı izliyorlar! “Sömürünün olduğu yerde devrimci bilinç de vardır.” Sermaye yüzlerce şekile bürünmüştür günümüzde ve mücadelenin çeşidi bu şekillerin sayısıyla eş değerdir. Yenilmez olmadıklarını biliyoruz. "Bir zeki adam" Jim O'Brien ve boykotçu İndiana seyircisi bize bunu kanıtladı! Oyuncakçı dükkanından(spor basını) üstyapıya sevgilerle, kim demiş spor halkın afyonudur diye!

No comments: