Monday, January 26, 2009

Mağrur Britanyalı'dan Asi İskoç'a


Uzun senelerden sonra ilk defa bir grand slam'i baştan sona izleyemiyorum. İş ve Avustralya kıtasının had bilmez coğrafi konumu başlıca ve haklıca bahanelerim. İzlediğim özet, yorum ve haberlere dayanarak ukalaca yazılar yazmak istemediğim için de şu ana kadar turnuva hakkında bir şeyler karalamaktan kaçındım.

Ta ki bugüne kadar. Avustralya'ya Las Vegas ve sayısız otoritenin favorisi olarak gelen Andy Murray, birkaç saat önce sonuçlanan maçta İspanyol Fernando Verdasco'ya beş setlik bir maç sonunda boyun eğdi ve 4.turda elendi. Bunun birkaç farklı anlamı var:

1: Maç sahada oynanır, bahis masasında değil. Galibi Las Vegas değil momentum(hele ki teniste) belirler.

2: Andy Murray, kortların halen en yetenekli oyuncularından biridir, değişen birşey yok ama Federer ya da Nadal gibi dominant bir oyuncu olabilmesi için henüz erken, çoook erken.

3: Maç sonu yorumlarından ve son 6 aydaki tavırlarından anladığımız kadarıyla Andy Murray'nin eski şımarık halinden eser yok. Bunu hissetmek sevindirici.

4: Ve son çıkarım: İşlerine geldi mi İngiliz işlerine geldi mi Britanyalı olan ana akım Ada medyası bir grand slam şampiyonluğu için en azından birkaç ay daha beklemek zorunda. Şu durumda Andy Murray'nin de mağrur Britanyalı olarak anılması için bir sebep yok elbette. Times'ından Sun'ına açın interneti gezin. Hayalkırıklığı yaratan Andy Murray'nin artık Britanyalı değil İskoç olarak anıldığını göreceksiniz. "The Scot ousted, Scot defeated, disappointing effort by the Scot..." Bunun, her İskoç gibi İngiltere'ye pek de sıcak duygular beslemeyen Andy Murray'nin umrunda olmayacağına eminim ama koca bir Ada medyasının geride kalan bunca seneler içerisinde hiç değişmediğini gözlemlemek de kelimenin tam anlamıyla komik. Üzücü bile demiyorum. Sadece komik; bir sözde üstün kimlik inşasına harcanan bunca fikir, yazı, ödül... Ve bilgi akışını sağlayan bir mekanizmanın bu ideolojik manipülasyonun başrolünde oynadığını görmek, şaşırtıcı bile değil, bir zorunluluk kapitalizm için. Benim bu cümleyi sadece siz bunun farkına varın diye yazmış olmamsa ayrı bir hikaye.

"Andy Murray, seni asi İskoç, imparatorluğuna layık olduğunu kanıtlayana kadar bir İskoç'tan başka bir şey değilsin. Borcunu ödedikten sonra(1-2 grand slam) seni de kraliçe nişanıyla ödüllendiririz ama merak etme."

İşin acı olan tarafı, o kaçınılmaz an geldiğinde Andy Murray maalesef sen de ödülü kabul edeceksin. John Lennon'ın bile hayır diyemediği bir "onur"'dan bahsediyoruz. "Onur", ne kelime ama!

No comments: