Sunday, October 17, 2010

Üç kişiydiler...



BU YAZI İLK OLARAK 17 EKİM 2010 TARİHİNDE EVRENSEL GAZETESİNDE YAYINLANMIŞTIR.

16 Ekim 1968…

42 yıl önce dün, ikisi başrolde 3 sporcu, spor tarihinin en politik, en etkili eylemlerinden birine imza attı. 1968 Mexico City Olimpiyatlarında podyuma çıkan ABD’li atletlerden şampiyon Tommie Smith ve bronz madalyalı John Carlos eylemin baş aktörleriydi. “Siyah Gücü”nü simgeleyen yumrukları havada, sömürgeci-köleci emperyalizmin günahlarına karşı zalimin utancını yüklenmenin mağrurluğuyla başları önde, Amerikalıların “yıldızlarla süslü sancağımız” diyerek fetişleştirdikleri bayraklarını ve marşlarını unutulmayacak bir şekilde protesto ettiler.

Eylemin üçüncü adamı, gümüş madalyanın sahibi Avustralyalı Peter Norman da cesur bir kararla hem eyleme fikri destek vermiş hem de turnuva öncesi siyahi atletlerin oyunları boykot etmesi gerektiğini savunan “İnsan Hakları için Olimpiyat Projesi” oluşumunun çıkartmasını taşımıştı.

TARİHİ EYLEM VE YANKILARI

Sporcuların bu tarihi protestosu her önemli, cesur eylem gibi “güdümlü kitleler” yani tribündekiler, “akil adamlar” yani statükocu bürokratlar, ana akım medya ve meslektaşları tarafından tepkiyle karşılandı. Islıklar ve yuhlar eşliğinde podyumu terk ettiler. 1936 Berlin Olimpiyatlarındaki Nazi selamlarına karşı ağzını açmayan dönemin olimpiyat komitesi başkanı Avery Brundage, “Siyah Gücü Selamını” Olimpiyat Oyunlarının barışçıl, “politikalar üstü”(!) yapısına karşı bir müdahale olarak yorumlayarak kınadı. Smith ve Carlos, Brundage’in talimatıyla anında Amerikan Olimpiyat takımından kovuldular ve Olimpiyat Köyünden de ayrılmaya zorlandılar. Brundage, eylemcilerin Amerikan ulusunu utanca boğduğunu iddia ediyordu. Geçmişinde ’36 Berlin Olimpiyatları sırasında Yahudileri spor kafilesinden dışlamak gibi Nazici eylemler olan bir “baron” için cesur bir iddia doğrusu.

ABD’nin ana akım medyası da olaya “gerekli” tepkiyi göstermekte gecikmedi. Dünyaca ünlü “Time” dergisi Smith ve Carlos’un cesur eylemini “huysuzluk” olarak tanımladı ve bunun barışa zarar verdiğine hükmetti. Onlara göre, günümüzde spor tarihin en etkili ve görkemli direnişlerinden biri olarak yad edilen bu eylem, Olimpiyat Tarihine kara harflerle yazılmış nahoş bir “huysuzluktan” ibaretti. Protesto, etkili ama “dar kafalı” idi. Sovyet, Kübalı, Doğu Alman Komünistler bile ABD bayrağına ve milli marşına “gereken” saygıyı gösterirken “Amerikan ekmeği yiyen” bu heyecanlı gençlerin yaptığının sözlük karşılığı “hainlikti”. Üstelik “olimpiyat ruhunun” ne olduğunu kavramış birçok Afro-Amerikalı sporcu da Smith ve Carlos’a karşı çıkıyordu. İşte, 110 metre engelli şampiyonu Willie Davenport da “Ben buraya altın madalya kazanmaya geldim, ‘Siyah Gücü’ hakkında konuşmaya değil…” diyerek doğru tavrın nasıl olması gerektiğini göstermişti. Anlayacağınız oluşturulmaya çalışılan siyasi hava, suçlamalar, nitelemeler, iddialar o kadar tanıdıktı ki…

Zamanla, Time’ın “Daha Kızgın, daha edepsiz, daha çirkin” diyerek nitelediği, küçümsediği, mahkûm ettiği bu eylemin haklılığı sadece halk nezdinde değil devletçe de kabul edildi. “Sivil Haklar Hareketi” 70’lerden itibaren Afrikalı Amerikalıların öncülüğünde sonuç vermeye başladı ve nihayet Tommie Smith ve John Carlos da “iade-i itibardan”(ne çirkin bir sözcüktür) nasibini aldı. 42 yıl sonra dönüp baktığımızda dönemin “akil adamlarının” ve medyanın söylemlerinin ne kadar gerici olduğunu daha iyi görüyoruz.

O “KABA” YUMRUĞUN ANLATTIKLARI

Tommie Smith ve John Carlos, 16 Ekim 1968 tarihinde podyuma “açlığı ve yoksulluğu” sembolize eden ayakkabısız, sade siyah çoraplarıyla çıktılar. Smith, boynuna “Siyah Gururunu” temsil eden kara bir kaşkol dolamıştı. Carlos, ülkesindeki bütün mavi yakalı işçilerle dayanıştığını işaret etmek için eşofmanının üst fermuarını açık bırakarak üzerinde “köle yollarında, gemilerde öldürülen, işkence edilen, aç bırakılan ve kimsenin cesetlerine rahmet dahi okumadığı atalarımız için…” yazan bir kolye takmıştı.

Tommie Smith geleneksel “Kara Panterler” selamına uygun olarak sağ yumruğunu cesurca kaldırmıştı göğe. John Carlos, sol yumruğunu kaldırmak zorundaydı çünkü podyuma çıktığında eldivenini unuttuğunu fark ederek Smith’in sol eldivenini ödünç almıştı. Bu ani alınmış fikri öneren de sahnenin üçüncü ismi, hep “podyumdaki diğer adam” olarak anılan Avustralyalı Peter Norman’dı. “Diğer adamdı” belki ama o da elinden gelen tüm desteği vermiş ve bedelini de ödemişti. Ülkesinde büyük eleştirilere maruz kalan Norman, 1972 Münih Olimpiyatlarına kalifiye olmasına rağmen götürülmedi. Olaydan tam 40 yıl sonra, tarihi protestoyu anlatan, yeğeni Matt Norman tarafından çekilmiş “Salute” yani “Selam” adlı filmi izlemenizi öneririm.

Sola dair değerlerin, simgelerin ilginç bir taarruz altında olduğu günümüzde Smith ve Carlos’un mücadeleyi, direnişi simgeleyen gururlu yumrukları çağdaşlarımız tarafından “kaba” olarak nitelenir miydi bilemiyorum. Fakat şurası kesin ki Tommie Smith, John Carlos ve Peter Norman 16 Ekim 1968’de tüm tepkilere rağmen cesurca savurdukları yumruklarıyla egemenlere ve onların çıkarlarının savunucularına unutamayacakları bir ders verdiler ve 42 yıl sonra biz ABD’deki Sivil Haklar Hareketinde önemli bir yeri olan bu eylemi hâlâ büyük bir saygıyla anıyoruz. Yumruğun kendilerine sallandığını fark edenler yani egemenler, Brundage ve ABD medyasının gerici tutumları ise bir ibret sayfası olarak duruyor tarih kitaplarında.

Geçtiğimiz hafta açıklandığı üzere Tommie Smith, altın madalyasını açık arttırmada satma kararı aldı. Smith ve Carlos’un asıl zaferi hiçbir zaman bu madalyalar olmadığı için bunun pek de bir önemi yok. 42.yılında o 3 kişiye selam olsun!

No comments: