Saturday, May 15, 2010

St.Pauli'yi soylulaştırmayın!

BU YAZI İLK OLARAK 16 MAYIS 2010 TARİHİNDE EVRENSEL GAZETESİ'NDE YAYINLANMIŞTIR.

Almanya’nın ‘kült’ futbol kulübü FC St.Pauli, 8 yıl aradan sonra yeniden Bundesliga’da. Kulüp, 100.yılını pek çok açıdan yan yana durmaya alışık olmadığı ‘kurtlarla’ beraber geçirecek. Bundan 30 yıl önce adı sanı bilinmeyen takım, ‘sol’ hassasiyetleriyle bilinen taraftar kitlesinin omzunda Almanya’nın en popüler kulüplerinden biri haline geldi. Kuşkusuz bu taraftar grubunun oluşmasında Hamburg’un renkli işçi mahallesi St.Pauli’nin oynadığı rol büyük. Peki bu mahallenin karakteristiği bozulursa özgünlüğünü taraftarlarından, ruhunu mahallesinden alan FC St.Pauli de eski havasını kaybeder mi? Şu sıralar kulübe gönül verenlerin aklındaki en büyük soru işareti bu.

Hamburg’u yönetenler, 2000’lerin başından beri İstanbul’dan aşina olduğumuz ruhsuz bir türküyü dillendiriyorlar: “Marka şehir olmak”. Kent, bu hedefin uğrunda şehrin merkezinde yer alan tarihi mahallelerini kentsel dönüşüm projesi kapsamına aldı. St.Pauli bunların en önde geleni. Son 10 yılda Hafenstrasse, Rote Flora, Bambule gibi semtlerde şiddetli tahliye süreçleri yaşandı. Mahallenin, işçi sınıfı, sanatçılar ve alternatif kimliklere ev sahipliği yapan renkli eğlence hayatı da bu soylulaştırma sürecinden nasibini alıyor. Artık mahallenin geleneksel binalarının yerinde Elbe Nehri kıyısında yükselen 5 yıldızlı oteller ve üst-orta sınıfa hitap eden lüks apartmanlar var. 2005’ten bu yana bölgedeki kiralar %28 oranında arttı. Üstelik bu soylulaşmaya ayak uyduramayan mahallenin renkli ama “soysuz” halkı kent çeperlerinde inşa edilen soğuk apartman bloklarına taşınmak zorunda kaldı. Bizdeki TOKİ hikayesinin bir benzeri yani.

Semt takımı

Mahallenin demografisinin değişmesi St.Pauli için kritik önem taşıyor çünkü St.Pauli, kelimenin tam anlamıyla bir semt takımı. Nüfusunun çoğunluğunu işçi ve göçmenlerin oluşturduğu semt aynı zamanda Hamburg’un alternatif eğlence merkezlerinden biri. 1960’larda The Beatles dahil olmak üzere pek çok gruba ev sahipliği yapan meşhur Reeperbahn bölgesi günümüzde daha çok genelev muhiti olarak anılsa da Hamburg’un zengin ve özgün kültürel merkezlerinden biri. Bu heterojen, çok kimlikli ve kendine has kültürel alt yapı tüm dünyayı kendine hayran bırakan St.Pauli taraftarlarının da en önemli besin kaynağı. Bölge gençlerinin iki tutkusu var: müzik(Punk-Rock) ve futbol(St.Pauli). Faşizm, kapitalizm, cinsiyetçilik ve ırkçılık karşıtı söylemlerin kaynağı da birçok farklı kimliğin ve etnik grubun hoşgörülü işçi sınıfı ruhunun altında kaynaşmasında yatıyor.

Medyanın 90’larda taktığı isimle ‘Korsanların’ sadık taraftarları, kulübün 100.yüzyılı arifesinde semtlerinin üzerine çöken ‘soylulaştırma’ tehdidiyle kulüplerinin soysuzlaşmasından korkuyorlar. Açık konuşmak gerekirse taraftarlar hiç hoşnut olmasa da kulüp hali hazırda Almanya’nın en popüler takımlarından biri ve “merchandizing” alanında da pazarın üst seviyelerinde yer alıyorlar. Kulübü devraldıktan sonra 2003’teki krizi başarıyla atlatan ve bugünkü müreffeh yapının oluşmasında büyük pay sahibi olan Başkan Corny Litmann da her ne kadar 30 yıllık bir St.Pauli taraftarı olsa da nihayetinde bir iş adamı. Geçtiğimiz haftalarda yaptığı Uli Hoeness(Bayern Münih başkanı) övgüsü ve “kulübü piyasa şartlarına ayak uydurmalıyız” tarzı açıklamaları kulübün geleneksel taraftarları arasında homurtulara sebep oldu. ”Romantik değil realist olmak” onun ve teknik direktör Holger Stanislawski’nin son dönemdeki mottosu. Sorun şu ki St.Pauli’yi St.Pauli yapan anlayış hiçbir zaman realistlik kisvesine bürünen bir iş adamı soğukluğu olmadı.

Şehir halka aittir

Özgün kelimesinin arkeolojikleştiği bir ortamda St.Pauli, şampiyonluklarından değil halkından, müziğinden ve aykırılığından aldığı ruh ve sempatiyi Bundesliga’da düzenli olarak oynayan, bayağı bir sıra takımı olma uğruna kaybederse hakikaten yazık olur. Fakat mahallenin ruhunu yavaş yavaş öldüren bu kentsel müdahaleler devam eder ve semtin demografisi sıkıcı zenginler tarafından değiştirilirse bu sonuç kaçınılmaz gibi görünüyor.

Aralarında Daniel Richter, Rocko Schamoni, Ted Gaier, Christopher Twickel gibi sanatçıların da olduğu NION(Not in our name) adlı aktivist grubun Hamburg’da süregelen soylulaştırma projelerine karşı yayınladıkları manifesto güzel bir hatırlatmayla bitiyor: “Şehir ticari bir marka değildir. Şehir bir şirkete ait değildir. Şehir halktır, halka aittir ve biz Hamburglular bu şehirde yaşama hakkımızın elimizden alınmasına seyirci kalmayacağız.”

Görünen o ki St.Pauli taraftarlarının endüstri futboluyla olan savaşındaki akıbetlerini, ait oldukları mahallenin kentsel dönüşüm projelerine karşı alacağı sonuç belirleyecek. Umarım bundan 10-15 sene sonra St.Pauli hem bir semt hem de bir kulüp olarak özlemle yad edilen bir efsaneye dönüşmez.

No comments: