Saturday, February 9, 2008

Gana'08 Yarı Finaller


GANA 0 KAMERUN 1

MISIR 4 FİLDİŞİ SAHİLİ 1

Turnuva taraftarlığını gruplara ayırmak gerekirse belirgin olarak ortaya çıkan iki kesim vardır. Biri, zafer avcıları diye adlandırabileceğimiz başarı tutkunları. Ne olursa olsun kazanan takımlara sempati beslerler ve genelde sahada oynanan oyunla pek de ilgilenmezler. Misal 94 Dünya Kupası'nda Brezilya'yı tutmuşsanız kesinlikle bu gruba dahilsiniz demektir. Bu grubu kazanmanın herşey olduğuna inanan insanlar topluluğu olarak sıfatlandırmak daha doğru olacaktır. Diğer grubu da mazlumseverler olarak adlandırabiliriz. Bunlar sahadaki futbolun daha çok mücadele kısmıyla ilgilenen genellikle sol tandanslı görüşlere haiz taraftarlardır ve illaki zayıf takımların üst turlara çıkmasını isterler. Oynanan futbolun güzelliği yine ikinci plandadır. Final maçlarında ismini görmekten en nefret ettiği ülkeler Brezilya, Almanya ve İtalya'dır. 2002 Dünya Kupası'nda oynadığımız sıkıcı futbola rağmen bizi tutmuş bir Gayrıtürk varsa o da bu gruba ait denilebilir. Bense kendimi bu gruplara ait hissetmemekle birlikte genellikle kazanan takımları tutmuşumdur. Çünkü futbol her ne kadar adaletini her zaman dengeli olarak yansıtamasa da iyi olanın genellikle kazandığı bir spor dalıdır. Kazanmaktan ziyade iyi ve doğru futbolu yeğlerim bu sebeple 92'de Danimarka, 94'te Romanya, 96'da Almanya, 98'de Brezilya, 2000'de Fransa, 2002'de Brezilya, 2004'te Portekiz ve 2006'da Almanya taraftarlıkları görevini en iyi şekilde yerine getirmişimdir. Dikkatinizi çekeceği üzere sadece şampiyonlar için değil çeyrek finalde elenip giden takımlar için de çığırdığım vakidir. Bu ölçütler doğrultusunda da bu turnuvada Angola ve Fildişi Sahili favori takımlarımdı. Kabul ediyorum Angola tercihimde eskilerden kalma bir solculuk izine rastlanmakta ama aynı zamanda Manucho'nun çıkışı da sempatimde önemli bir yer kaplıyordu. Fildişi Sahili taraftarlığımın sebebi ise gayet netti. Güzel futbol, bilinçli futbol, gollü maçlar...

Maalesef 2008 Afrika Kupası'nda kazanan tarafta yer alamadım zira favorimiz Fildişi Sahili belalısı Mısır'a hiç de haketmediği bir sonuçla mağlup oldu. Mısır ise 2006'da hem gruplarda hem de finalde yendiği Fildişi Sahili'ni bu kez yarı finalde 4-1 gibi şaşaalı bir skorla devirip başarısının tesadüf olmadığını kanıtladı. Peki turnuvada bugüne kadar gelene geçen fark atan Filler ne oldu da yine Mısır karşısında tökezledi? Cevabı psikolojik nedenlerde aramak en mantıklısı gibi gözüküyor. Olay Fenerbahçe-Galatasaray rekabetine döndü. Nasıl oluyorsa oluyor Fildişi iyi de oynasa kötü de oynasa rakibini alt etmeyi bir türlü beceremiyor. Mısır hepimizin bildiği gibi takım oyununu sahaya çok iyi yansıtan bir takım ama aynı zamanda sahada teknik olarak fark yaratıp skor üretecek isimlere de sahipler. Bu maçın da hemen başında öne geçip Fildişi'nin inanılmaz bir baskı kurduğu dakikalarda 2 farklı üstünlüğü kendilerine getiren golleri bulabilme becerileri maçın sonunu rahat getirmelerine olanak verdi. Ne diyelim tebrikler Mısır!

Öte yanda turnuvanın bir diğer favorisi evsahibi Gana ve turnuvanın en kuvvetli takımlarından biri olduğu konusunda kimsede şüphe bırakmayacak bir kadroya sahip olan Kamerun karşı karşıya geldi. Renksiz denebilecek bir 70 dakikanın ardından Aslanlar, Eto'o'nun nefis pasıyla sonradan oyuna giren Nkong'un plasesinde sonucu belirledi ve başta Muntari olmak üzere evsahibi takımın futbolcularını gözyaşlarına boğdu. Karşılaşmanın en renkli anı-bu da nasıl bir renkse- Kamerun stoperi Bikey'in son derece masum bir tutumla görevini yapmakta olan sağlık görevlisini tartaklaması ve haliyle kırmızı kart görmesiydi. Kırmızı kartlardan konu açılmışken Gana'ya final yolunu kapatan olay da kaptan Mensah'nın Nijerya karşısında gördüğü kırmızı kart desek doğru bir yorumda bulunmuş oluruz heralde. Mensah'ın bu maçtaki yokluğundan ziyade Essien'in onun yerine stopere geçmek zorunda kalması Gana'nın motoru olarak adlandırdığım Muntari-Essien birlikteliğini bozdu ve Gana'nın tüm oyun düzeni alt üst oldu. Kamerun karşısındaki kısır futbollarının ve üretken olamayışlarının en büyük sebebi de buydu kuşkusuz. Kamerun ise turnuvanın başındaki laubali ve ayakları yere basmayan futbolunu günler ilerledikçe oturttu. Kaptan Rigobert Song ve Samuel Eto'o önderliğindeki takımın tüm tecrübe ve yeteneğine rağmen son şampiyon Mısır karşısında işi çok zor olacak.

Nihayetinde gözler Gana-Fildişi Sahili finaline hazırlanırken karşımıza Mısır-Kamerun ikilisi çıktı. Ne diyeyim zaten Afrika Kupası yüzümü ne zaman güldürdü ki bu sene güldürsün. Hayırlısı olsun efendim. Mümkünse Kamerun kazansın.

No comments: