Showing posts with label wimbledon 2008. Show all posts
Showing posts with label wimbledon 2008. Show all posts

Sunday, July 6, 2008

Wimbledon 2008 Nadal İhtilali




Wimbledon 2008 o kadar çok açıdan unutulmaz bir turnuva oldu ki hiçbir bunaklık, alzheimer vs. bana bu seriyi unutturamaya muvaffak olamayacak. Sayısız favorinin erken vedası, 5 set-4 saatlik maçlar, Williams kardeşlerin final oynaması, Bayanlar'da çeyrek finale iki seribaşı olmayan uzakdoğulu tenisçinin kalması, Andy Murray'nin nihayet üst düzey bir raket olma yolunda attığı koca adımlar ve tabii ki tarihe geçen 5 set, 5 saatlik unutulmaz Federer-Nadal finali.

Önce bayanlardan başlayalım. Sezona sakin bir giriş yapan Williams kardeşler zincirlerini Wimbledon'da kırdı ve finale kadar olan yollarını buldozerle ezerek geldiler. Kardeşler arasında geçen finallere genelde Venus'un tedirginliği ve Serena'nın hakimiyeti damgasını vururdu ama bu kez senaryo farklı cereyan etti. Serena, güçlü servisleri ve baseline oyunuyla maça hızlı girse de kardeşine karşı en belirgin üstünlüğü olan atletizmini konuşturan Venus, Wimbledon'daki 5. şampiyonluğunu 6-4 ve 7-5'lik iki setle kazanarak tarihe adını yazdırdı. Modern dönem tenisçileri arasında ondan daha iyi bir Wimbledon rekoruna sadece Martina Navratilova(9) ve Steffi Graf(7) sahip.

Peki ya erkekler...Nadal vs Federer...İşte orada durmak lazım. O nasıl bir maçtı, o nasıl bir finaldi öyle. Tam 5 saat kortta kaldı iki yaşayan efsane. Yağmur sebebiyle de yaklaşık 2 saatlik bir ara verildi. İlk iki sete Federer'in Nadal karşısında tutulduğu klasik psikolojik dezavantajlar damgasını vurdu ve tabii ki yine sadece Nadal karşısında ortaya çıkan backhand zaafı. Bu iki madeni çok iyi değerlendiren İspanyol raket 2-0 öne geçti. Üçüncü sette daha az hata yapan Federer 5-4 öne geçmişti ki; tabiat devreye girdi ve tenisçilere 1 saatlik bir dinlenme imkanı sundu. 1 saatin ardından tie break'e giden oyunu Fedex kazandı ve 4.sete geçildi. Yine aynı hikaye tekerrür etti. Servisine sıkı sıkıya tutunan iki isim kozlarını bir kez daha tie break'te paylaştı. Bu dakikalarda 3 maç puanı çeviren Roger Federer bu tarihi maçın daha da dramatikleşmesi için elinden geleni yaptı ve mücadeleyi 5.sete taşıdı. Bu sette de pek birşey değişmedi. Wimbledon kuralları gereği tie break yoktu ve sadece daha güçlü ve dirençli olanın ayakta kalacağı dakikalara merhaba denmişti. Oyun uzadıkça Federer'in servisleri düşmeye başladı ve nihayet 5.setin, 15.oyununda Rafa rakibinin servisini kırmayı başardı. Sonrasında ise Merkez Kort, tarihin yeniden yazılması için geri saymaya başladı.

Şampiyon Rafael Nadal, bu başarısıyla Borg'den(1980) bu yana Channel Slam yapan yani aynı sezon içinde Wimbledon ve Roland Garros'u kazanan ilk erkek tenisçi olarak tarihe geçti. Geçtiğimiz sezona göre 15 km daha hızlı servis kullanan Nadal için artık tek limitin gökyüzü olduğunu söyleyebiliriz. Daha önceleri Nadal'ın çim kort oyunu için yapılan yetersiz yorumları da böylece tarihe gömülmüş oldu. Yahu adam henüz 21 yaşında ve ayrıca karşısında tarihin en iyi raketlerinden biri olmasa Wimbledon şampiyonu olmak için 21'ine kadar beklemek zorunda bile kalmayacaktı. Zaman, amcası Toni Nadal'ı haklı çıkardı ve Rafa oyununu bir çim kort efsanesini yenecek kadar geliştirmeyi başardı. Nadal bugün öyle bir oyun çıkardı ki onu topraktaki halinden ayırt etmek pek zordu. Yine her topa yetişti, yine imkansız topları çıkarıp Federer'i deli divane etti. Bunun yanında müthiş servis kullandı ve taktik oyununu sahaya kusursuz yansıtarak İsviçreli rakibine üstünlük fırsatı tanımadı. 5 sete uzayan maçta Federer yanlızca 1 kere servis kırabildi. O seti de kaybetti zaten. Bu maç sonucunda öğrendiğimiz şeylerden ikisi şuydu: 1-Federer çimde de yenilebilirmiş. 2-Wimbledon'da 6 kez üst üste şampiyon olmak şimdilik imkansıza yakın görünüyor.

Toparlamak gerekirse birçok açıdan olağanüstü bir finaldi ve çok ciddi sağlık problemleri yaşamazsak ömrümüz boyunca unutamayacağız bu maçı ve turnuvayı. Rafael Nadal, Wimbledon'da kazanarak tarihi yeniden yazdı ve kelimenin tam anlamıyla bir devrim gerçekleştirdi. Karşılaşmayı birlikte seyrettiğim kuzenimin de dediği gibi bu maçı izleyen genç tenisseverler bugün Rafael Nadal taraftarı oldular. Tebrikler Rafa, tebrikler Roger. Umarım bu rekabet daha uzun yıllar devam eder.

Tuesday, July 1, 2008

Turnuva-i Dehşetengiz Karşınızda Wimbledon 2008




Novak Djokovic, Ana Ivanovic, Maria Sharapova, Jelena Jankovic, David Nalbandian, Svetlana Kuznetsova, Andy Roddick, Ivan Ljubicic, Nikolay Davydenko, James Blake, Fernando Gonzalez, Juan Carlos Ferrero, Tommy Robredo, David Ferrer, Dinara Safina, Marcos Baghdatis, Anna Chakvetadze...Yanlış anlaşılmasın Wimbledon 2008'in favorilerini falan saymıyorum. Bunlar turnuvada çeyrek final dahi göremeden uçup giden yıldız raketler. Wimbledon 2008, ne turnuva ama...

Bir sporsever için rüya gibi günler yaşıyoruz. NBA'de 20 yılı aşkın bir süredir hasretle beklenen bir Celtics-Lakers finalini geride bıraktıktan sonra futbol tarihinin en heyecanlı ve güzel turnuvalarından Euro 2008'e tanıklık ettik. Ve şimdi de daha onu hazmetmeden Wimbledon heyecanıyla sarsılıyoruz. Hem de ne sarsılma. 4 maç kazanmak için 17 set kortta kalan bir Mario Ancic, Djokovic'i devirdikten sonra yoluna dolu dizgin devam eden bir Safin, epik bir mücadeleden sonra çeyrek finale yükselen ve cümle-Britonlara "acaba bu kez olacak mı" dedirten bir Andy Murray... Erkekler çeyrek finaline geldiğimizde Roger Federer ve Rafael Nadal dışında ilk 10'dan bir tek kimsecik bile yok. Yine de kalite ve heyecan üst düzeyde. Bu da son yıllarda rekabetin azaldığını düşündüğümüz erkekler tenisine biraz haksızlık yaptığımızın kanıtı olsa gerek.

WTA cephesinde ise durum daha da karışık. Müthiş yükselişinden dem vurup durduğumuz Doğu Avrupa tenisi, Wimbledon'da tepetaklak olmuş durumda. Ivanovic, Sharapova, Jankovic...Büyük üçlünün hepsi tel tel döküldü ve çeyrek finalde çimin ustaları Williams kardeşlere zincirlerinden ne zaman ve nasıl kurtulacağını merakla beklediğimiz Elena Dementieva, gümbür gümbür gelen İstanbul Cup şampiyonu Radwanska, kortların genç ve güzel umutlarından Nicole Vaidisova, Nadia Petrova ve iki süprizin de sürprizi isim eşlik ediyor: Taylandlı Tamarine Tanasugarn ve Çinli Zheng Jie.

Erkeklerde Federer her zaman için 2, Nadal da 1 adım önde ama nihayet "büyük beyaz hayalkırıklığı" olmaktan kurtulmak isteyen Andy Murray, çimde her zaman(sağlıklı olduğu zaman diyelim) büyük bir tehdit olan Mario Ancic ve eski bir grand slam şampiyonu Marat Safin'i de yabana atmamak gerek. Bayanlarda ise ne olacağını kestirmek çok daha zor. Serena ve Venus en büyük favoriler ama Agniezska Radwanksa tüm dünyaya şok yaşatırsa da kimse şaşırmasın.