Saturday, December 12, 2009

Esir sporcular

BU YAZI 13.12.09 TARİHİNDE EVRENSEL GAZETESİ'NDE YAYINLANAN YAZIMIN ORJİNAL, TÖRPÜLENMEMİŞ HALİDİR.

Bugün On dokuz Mayıs,
Mayısın on dokuzu!
Sen ey ülkemizin geleceği,
Ulusumuzun gözbebeği,
Sen ey demir parmaklıklarda barfiks yapan,
Ranzalarda parende atan
Sportmen ve kahraman Türk gençliği,
Önünde senin bütün Kilit-bahirler açık,
Ama her zaman Samsun’a çıkılmaz ya,
Bu sabah da avluda volta atmaya çık!


Bu hafta sonu 331.dönem askerlik yapacak olan binlerce genç silah altına alınıyor. Askerlik mevzusu ne zaman açılsa aklıma Can Yücel’in mahpus haliyle alaya aldığı Gençlik ve Spor bayramı, yani 19 Mayıs şiiri gelir. Neticesinde adına vatani görev denen bu sürecin mahpusluktan pek de farkı yok. Hepimiz anamızın karnından çıktığımız andan itibaren suçlu kabul ediliyoruz “dövlet” babanın gözünde. Vatandaş olmak, askere gitmek, silah tutmak, itaat etmek ve eşit olmayan bir düzenin kurulmasına katkıda bulunmak için vergi ödemek zorundayız. Suçlu olmayan insana bunlar yaptırılır mı?

Askerlik esareti Can Baba’nın dediği gibi demir parmaklıklarda barfiks yapmaya, ranzalarda parende atmaya müsaittir. Türkiye’de ezelden beri otoritenin spora karşı olan anlaşılmaz bir husumeti var. Halkının spor yapmasını önemsemeyen hatta istemeyen bir devlete sahibiz. İmkânı olan spor salonuna yazılsın, Belgrad Ormanı’nda koşsun. O kadar! Paranız yoksa oturun aşağı. Neo-liberal kapitalist devletin kuralları burada da işliyor. Nasıl bu düzende paran yoksa iyi eğitim alamaz, iyi hastanelerde gerekli tedaviyi göremezsen, spor da yapamazsın işte. Bu kadar basit. Hasbelkader evinizin dibine seçim vaadi olarak bir basketbol sahası yapılmışsa ne ala, yoksa arabaların arasında top koşturmaya devam.

Sporda var olduğu iddia edilen apolitikleştirme ve uyuşturma gibi özelliklerden dahi bihaberiz zira sporların ülkemizdeki yaygınlık oranı sanılanın aksine çok düşük. Ya askere gideceğiz her sabah yayla yayla koşacağız, ya da mahpusa gireceğiz voltalardan bıkıp usandığımızda voleybol oynayacağız. Hadi biz “solcuyuz” her eylem sonrası hainlikten kurtulmamız için copunu dişine takan polislere karşı burjuvalar gibi sağlıklı yaşam koşuları gerçekleştirmek zorundayız. Ya geri kalan milyonlar?

Türkiye, nüfus oranına vurulduğunda sporcu sayısı bakımından Avrupa’nın en fakir ülkelerden biri. Bunu genetik kodlarla açıklamaya imkân yok. Anadolu gibi heterojen bir coğrafyada yaşayan insanların spora doğuştan yeteneksiz olduğunu iddia etmek saçmalık olur. Hele ki suyun öte tarafında vaziyet tam tersiyken. Bugün Ege’den Adriyatik’e kadar bütün Balkan ülkeleri çoğu iç savaşlardan yeni çıkmış olmalarına ve zengin ülkeler olmamalarına rağmen sporda dünyanın en namlı ekolleri arasındalar. Her şeyden önce spor hayatlarında önemli bir yer tutuyor ve burada sadece profesyonel sporları kast etmiyorum. Zengin Batı Avrupa ülkelerini tartışmaya dâhil edince durumumuz daha da vahimleşiyor. 2009 itibariyle Almanya’da 27 milyonu aşkın lisanslı sporcu var. Yani her 2 kişiden biri sporcu. Bizdeki rakam ne mi? 70 milyonluk nüfusta 2 milyon sporcu. 35’e 1!

Spor bir üst yapı kurumudur dolayısıyla Türkiye insanının spora olan ilgisizliğini tipik burjuva ağzıyla ‘Halkımız sporu sevmiyor kuzum’ diyerek açıklayamayız. Her şeyden önce kentsel mekânlarda halkın spor ihtiyacına cevap verebilecek tesisler, alanlar var mı buna bakmalıyız. Gözlem yerlerimiz de orta sınıf ve işçi sınıfının mahalleleri olmalı. Hoş, demokratik açılım yapma iddiasıyla aylarca caka satan AKP hükümetinin emekçi düşmanlığı ve neo-liberalizm hayranlığı malum. Emekçiler, mahallelerinde değil spor yapacak alan bulmak kentsel dönüşüm projeleri sayesinde yaşayacak barınak bile bulamıyorlar. Diğer göz önüne almamız gereken nokta da emekçi kesimin spora harcayacak zamanının olmaması. Günde 12 saatini çalışarak ve işe gidip gelerek harcayan insanların bin bir dert arasında spora vakit ayıramaması hak verirsiniz ki son derece doğaldır.

Kısacası mesele halkın sporu sevmemesi değil devlet’in adaletsiz kent ve çalışma politikalarıyla halka spor yapacak zaman ve mekân bırakmamasıdır. Fakat esaret altındayken sorun yok. Dilediğince spor yapabilir Türk genci. Bu hafta sonundan itibaren askerlik görevi adı altında zorunlu militarist esaret kamplarına tıkılacak olan binlerce gencimize sabır ve hayırlı tezkereler diliyorum. Vicdani retçilerimize de selam olsun. “Savaşacak insan olmazsa savaş da olmaz.”

No comments: